Ana içeriğe atla

Aşina Yüzler - Samet Ağaoğlu

KİTABIN KONUSU
Yazar kitabında 1920 ile 1950 yılları arasındaki siyasetçileri eleştirmekle beraber kitapta kendi görüşlerini doğrularını ve yanlışlarını açık bir dille anlatmıştır. Yazar Cumhuriyet yılları Türkiye’sinde insanların hayat anlayışlarını siyasetle birleştirip, anlattığı kişilerin isimlerini vermeden kitabına kahraman olarak geçirmiştir. 

KİTABIN ÖZETİ
Yazar romanında Cumhuriyetin kuruluşundan itibaren 1920’li yıllardan 1950’li yıllara kadarki insanların “ kim bu bir iki üç adam? İsimleri önemli değil, sadece kudret sahipleri o kadar!” cümlesinde belirtiği gibi bu dönemin insanlarını bir şair bir hikayeci ve bir çok siyaset adamı çatısı altında koca bir imparatorluğun yıkılışından sonra temelleri atılan Cumhuriyet Türkiyesindeki insanların hayat anlayışlarını tasvir etmeye çalışmış. 

Aklımıza belki koca bir topluluğun bir şair bir hikayeci ve birçok siyaset adamından mı teşekkül olduğu sorusu gelebilir. Burada yazar bu açık kapıyı da “Devrin bütün öteki tanınmışları, büyüklüğü, küçüklüğü bilerek, bilmeyerek onların taklitçileri” diyerek kapatmaya çalışmıştır. 

Yazar romanına başlarken bir şair olarak Nurullah ATAÇ’I aklı ile kalbi durmadan değişen, birinin güzel dediğine ötekini çirkin damgasını yapıştırdığı kuvvetli hislerinin ve engin zekasının çarpışmasından doğmuş çeşitli acıları bazen gerçekten insanların insafsız olduğu kadar kuvvetli keskin ironisi ile örmesini bilen bir adam olarak tasvir etmiştir. 

Hikayeci olan Ahmet Hamdi TANPINAR’I da İran minyatürlerinin ağaçlıklarına benzeyen Rıfkı Melül’e benzetmiştir. Tanpınar’ın eserlerini sanat istidadının yarattığı acemi fakat güzel bir ses olarak tanımlamış, incelendikce Türk Dilinin büyük eserlerine ilham kaynağı olabilecek nitelikte görmüştür. 

Yazar daha öncede belirttiğimiz gibi bir şair bir hikayeciyi Nurullah ATAÇ ve Ahmet Hamdi TANPINAR’I temsil etmiştir. Birçok politikacıyı da önce yüz ifadelerini, görünüşlerini ve bir o kadar da karekterlerinin romana has bir üslup ile izah ederek politika adına giriştikleri bir çok tecrübe ve deneyleri, bunun yanında yapılan bir çok hataları ilişkilendirmeye çalışmıştır. Yazar, eserinde politika hakkındaki görüşlerine de oldukça sık yer vermiştir.

Bu dönem tarihine damgasını vuran birçok siyasetçi ve hatta perde arkasındaki birçok kişinin siyasete gerçekten hakim olan kişilerden ziyade kendilerinin dizginlenemeyen başakalarını hayran bırakma, kendi isimlerinin tarihin sayfasında daima kalıcı olamsı için çalışan insanlar olarak anlatmaya çalışmıştır. Bunu da eserinde bilgi, sanat ve askerliğin daha derin ve yürünmesi güç vadilere benzetmiş, bunlardan daha kolay ve kestirme olan politikayı da şahısların bu emellerini gerçekleştirebilecekleri en süratli vasıtaya benzetmiştir.

Yazara göre, politikanın istediği sadece çevikliktir. Burada çeviklikten kastedilen değişen durumlarda en uygun söz ve davranışın söylenebilmesi için gereken çevikliktir. Hatta yazar, politikayı hayatın kıskançlık, dalkavukluk, yüze gülme, arkadan hançerleme, iftira, hıyanet, vefasızlık olguları kazanında kaynamaktan ibaret olarak görmüştür. Yazarın yunan felsefesinide incelediğini bazı noktalarda Sokrat ve Eflatundan da örnekler vererek istenilen ideali ifade etmeye çalışmasından anlıyoruz. 

Yazarın eserinde anlattığı siyasetçiler ve gelişen olayların “milli şef” olarak adlandırdığımız Ismet İNÖNÜ ve Demokrat Parti arasında kendi kişilik ve karakterlerini arayan siyaset adamlarının hataları ve yanlışları ile politikaya bir bakış açısı kazandırmıştır. 

Bu dönem ve siyasetçilerin özelliklerini de yeni kurulan Cumhuriyet Türkiyesi’nin temellerinin yeni yeni oturması ve insanlarında bu belirsizlikten sıyrılırken sergiledikleri davranışları; siyasetçi, romancı ve şair üçlemesi ile açıklamaya çalışmıştır. 

KİTABIN ANA FİKRİ
Hiçbir zaman kendi kötü emellerimiz için bir insanı veya birini etkileyecek bir nesneyi- bir devletin ileri gelen politikacısı olsak bile – kullanmamalıyız. Bu bizim o an yararımıza olabilir fakat, ileride bizden götürebileceklerini de düşünmemiz gerekmektedir. 

KİTAPTAKİ OLAYLARIN VE ŞAHISLARIN DEĞERLENDİRMESİ
Nurullah ATAÇ, Ahmet Hamdi TANPINAR ve ismi açıklanmayan siyasetçiler romanımızın kahramanıdır. Bunların karakter analizini yaparken romansı bir hava içinde, genelde tasvire dayanan, yüz şekillerini, görünüşünü ve fiziki özelliklerini açıklamaya çalışmıştır. 

KİTAP HAKKINDA ŞAHSİ GÖRÜŞLER
Yazarın Aşina Yüzler adlı eserinde karekterlerin ismini açıklamadan olayları anlatmış olması ve Osmalıca türkçesinden alıntı bir sürü kelimeleri kullanması kitabın akıcılık etkisini azaltır. 

KİTABIN YAZARI HAKKINDA KISA BİLGİ
1909’da Samet Ağaoğlu Karabağ’da doğdu. 1932’de Ankara Hukuk Mektebi’ni bitirdikten sonra doktorasını Fransa’da tamamladı. 1946’da Ticaret Bakanlığı’ndaki görevinden istifa ederek girdiği Demokrat Parti’de hızla yükselerek, partinin önde gelen yöneticilerinden biri oldu. 

1950’de Manisa milletvekili olarak Meclis’e giren Ağaoğlu, bu görevini 27 Mayıs 1960 askerî darbesine kadar sürdürdü. Çeşitli bakanlıkların yanısıra, başbakan yardımcılığı da yaptı. Yassıada mahkemeleri tarafından yargılandı ve ömür boyu hapse mahkûm edildi. 

Ekim 1964’de özel afla salıverilen Samet Ağaoğlu anılarını Aşina Yüzler (1965), Arkadaşım Menderes (1968) ve Marmara’da Bir Ada (1972) adlı kitaplarda topladı. 

Üniversite yıllarında yazmaya başladığı öyküleri Varlık ve Yücel dergilerinde yayımlandı. Yine bu yıllarda Ahmet Muhip Dranas ve Behçet Kemal Çağlar’la birlikte Hep Gençlik adlı bir dergi çıkardı. Daha sonra öykülerini Strasburg Hatıraları (1945), Zürriyet (1950), Öğretmen Gafur (1953), Büyük Aile (1957), Hücredeki Adam (1964) ve Katırın Ölümü (1965) adlı kitaplarda topladı. 

Demokrat Parti’nin Doğuş ve Yükseliş Sebepleri/Bir Soru adlı kitabı hem bir anı, hem de Demokrat Parti üzerine bir tahlil denemesidir. Samet Ağaoğlu 1982’de İstanbul’da öldü. Ölümünden sonra bulunan 14 defter ve yüzlerce sayfadan oluşan günlüğü Cemil Koçak tarafından yayına hazırlandı ve 1992’de İletişim Yayınları tarafından Siyasi Günlük/Demokrat Parti’nin Kuruluşu adıyla yayımlandı. 

Yazdığı Eserler
  • Aşina Yüzler - Samet Ağaoğlu
  • Babamın Arkadaşları,
  • Siyasi Günlük/Demokrat Parti`nin Kuruluşu

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Abi Kabadayılar, Mafya ve Derin Devlet

"Rahmetli Sabahattin Eyüboğlu ile ilgili bir anım var. Birlikte yatıyoruz. 12 Mart dönemi. Şimdi Sabahattin Bey Amca bana soruyor -çok zeki adamdı-: 'Evladım Dündar, bizi buraya neden getirdiler?' Ben de diyorum ki: 'Aaa! Hocam. Ben diyeyim altı ay, sen de on altı ay sonra seni çağırıp soracaklar: 'Kimsin?' Sen diyeceksin ki 'Ben Profesör Sabahattin Eyüboğlu'yum'. 'Hay Allah, bir yanlışlık olmuş. Biz pezevenk Sabahattin'i arıyorduk. Kusura bakma,' deyip seni salıverecekler. İşte seni o zannediyorlar, onun için tutuyorlar Hocam..." Bir kuşağın son temsilcisidir Dündar Kılıç. İlhan Selçuk'un ifadesiyle "Külhanbeyi değil kabadayı, mafya babası değil kabadayı"dır. 21 yılı cezaevlerinde geçen hayatı, yeraltı dünyasının iç işleyişini, devletle olan gizli-açık ilişkilerini ve suçun evrimini gözler önüne serer. Gazeteci-yazar Doğan Yurdakul "Abi" lakabıyla tanınan Dündar Kılıç'ın renkli kişiliği ve "racon...

6. Koğuş

Kısa öykü türünün büyük ustası Çehov, çürümekte olan Rus toplumunu sade bir dille ve izlenimci bir tarzda resmetmiş; taşra hayatını, hayatta başarısız olmuş tipleri betimlemekte, atmosfer yaratmakta üstünlük göstermiştir.  6. Koğuş, Cırcır Böceği ve Sürgünde adlı seçkin öykülerindeki tiplemeler, Çehov'un kaprisli, günü gününe uymaz insan galerisinde yer alır. Bu, tipik Rus "lüzumsuz insan" karakterinin bir varyasyonudur.  Bu öykülerde, Çehov'un kahramanlıktan uzak kahramanları, melankoli içinde yaşar; 1880-1890 Rusya'sının sıkıcı, gerici ortamında, tekdüze bir yaşam sürerler. Yazar öncelikli olarak sıradanlık ve bireyleri birbirinden uzaklaştıran can sıkıntısıyla uğraşır, varoluşun sınırlılığını ele alır, insanın hırslarının boş olduğunu savunur.  Bu öykülerin, "Çehov ruh hali" denilebilecek, kendine özgü melankolik bir havası vardır. Ancak, kısa bir süre sonra, Tolstoy'un etkisi altına giren Çehov, pozitivizm ve laik liberalliği savunmaya ba...

Acımak

KİTABIN  ADI          : Acımak KİTABIN  YAZARI     : Reşat Nuri  GÜNTEKİN KİTABIN YAYIN EVİ   : İnkılap Kitapevi BASIM YILI              : 1989 DÜZENLEME : H.E. KİTABIN KONUSU                     Bir öğretmenin, babasının günlüğünü okuyarak geçmişi ile ilgili doğruları bulması. KİTABIN ÖZETİ              Zehra kasabanın en tanınan kişisidir. Çok iyi bir öğretmen olup sevilen birisidir. Fakat geçmişte yaşadılarından dolayı acıma duygusundan yoksundur. Bir gün Maarif Bey gelip bir mektup verir. İstanbul’dan çağrıldığını ve babasının çok hasta olduğunu söyler. Ama o bunu kabul etmez. Çünkü küçükken annesinin, ablasının ve kendisinin başına gelen bütün olaylar h...