Ana içeriğe atla

Acımak


KİTABIN  ADI          : Acımak
KİTABIN  YAZARI     : Reşat Nuri  GÜNTEKİN
KİTABIN YAYIN EVİ   : İnkılap Kitapevi
BASIM YILI              : 1989
DÜZENLEME : H.E.

KİTABIN KONUSU                   
Bir öğretmenin, babasının günlüğünü okuyarak geçmişi ile ilgili doğruları bulması.

KİTABIN ÖZETİ             
Zehra kasabanın en tanınan kişisidir. Çok iyi bir öğretmen olup sevilen birisidir. Fakat geçmişte yaşadılarından dolayı acıma duygusundan yoksundur. Bir gün Maarif Bey gelip bir mektup verir. İstanbul’dan çağrıldığını ve babasının çok hasta olduğunu söyler. Ama o bunu kabul etmez. Çünkü küçükken annesinin, ablasının ve kendisinin başına gelen bütün olaylar hep onun yüzündendir. Belli bir süre sonra baskıya dayanamaz. İstanbul’a gitmek üzere trene biner. Trende hep babasının annesine, ablasına bağırmasını, sarhoş sarhoş eve gelmesini düşündükçe ona nefreti artar. Üstelik komşuları olan Necip Bey ve ablasının o kadar iyiliğine karşın onlarla da kavga etmiştir. İstanbul’a gelip te verilen adrese gittiğinde yaşlı bir adam ve kadın onu bekler. Onlar babasının öldüğünü söylerler. Ondan kalan birkaç eşya ve sandık verirler. Akşam uykusu gelmeyince kutuyu açar. Birkaç eşya ve bir günlük bulur. Günlüğü okumaya başlar. Günlük babasının ilk memur olduğu yıldan başlar. Birkaç yerden sonra tayini Diyarbakır’a  çıkar. Burda annesiyle tanışır. Herkes onun kötü biri olduğunu söylemesine rağmen onla evlenir va kaynanasıyla İstanbul’a gelir. Burda karısının ve kaynanasının kötülüklerini yavaş yavaş öğrenir. Kavga etmeye başlarlar. Üstelik  dolapları karıştırınca aşk mektupları bulur. Bu mektuplar komşusu Necip Bey’den gelmiştir. Bu olaya çok üzülür ve eve gelmemeye başlar. Necip Beyle kavga eder işten atılır. Sadece iki kızı için yaşamaktadır artık. Fakat annesi onu kızlarına karşı kötülemektedir. Ablası annesinin tutarsızlığından dolayı ölür. Diğer kızının da aynı duruma düşmemesi için evden kaçırır. Bir yurda yerleştirir. Belli bir süre sonrada karısı ve kaynanası ölür. Günlük burada biter. Bu olaydan sonra  Zehra çok pişman olur. Artık bütün gerçekleri öğrenmiştir. Ayrıca  acımayıda  öğrenmiştir.

KİTABIN ANAFİKRİ          
Hayatımızda eş şeçimini çok iyi yapmalıyız. Eğer iyi seçim yapamazsak ileriki hayatımızda başarılı olamayız.

KARAKTERLER   
Zehra                        : Çok iyi bir öğretmendir. Çok sevilmektedir. Fakat acıma duygusundan yoksundur. Babasına karşı olan nefreti daha sonra acıya dönüşmüştür.
Mürşit   Efendi        : Çok iyi birisi olup dürüsttür. Herkese yardım etmeyi seven birisidir. Memurluk mesleğine çok düşkün birisidir. Fakat yanlış eş seçiminden dolayı mahvolmuştur. Kendine içkiye vermiş her şeyini kaybetmiştir.
Annesi                      : Çok kötü birisi olup evlendikten sonrada kötülüklerine devam etmiştir. Üstelik kocasını aldatmıştır.
Anneannesi             : O da kızının kurbanı olmuştur. Fakat ister istemez bir süre sonra kızının yanında yer almıştır. Damadına kötülükler yapmıştır.

ROMAN HAKKINDAKİ ŞAHSİ GÖRÜŞLER   
Kitap bize hayat dersi vermekle birlikte o zamanki durumu da göz önüne sermektedir. Kitap oldukça sürükleyici olup sıkmamaktadır.Dili ağır değildir.

YAZAR HAKKINDA BİLGİ                      
REŞAT NURİ GÜNTEKİN
1889 Yılında İstanbul’da doğmuştur ve1956 yılında Londra’da ölmüştür. Ünlü roman, hikaye ve tiyatro yazarıdır. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyat bölümü mezunudur. Öğretmenlik, müfettişlik, milletvekilliği ve Paris Kültür Ateşliği gibi görevlerde bulunmuştur.

Hikaye ve tiyatro türlerinde eser vermiş, olan Reşat Nuri , asıl şöhretini romanlarıyla ve bilhassa Çalıkuşu romanıyla yapmıştır. Bu romanda ülkücü aydın bir genç kız tipi olan İstanbullu Feride, kültürlü, ahlaklı, fazileti ve şefkatiyle, önceleri kendisine birazda şüpheyle bakan bu insanlarla kaynaşmayı başarmıştır. Bu bakımdan Çalıkuşu romanı, yazarını gölgede bırakan bir şöhret kazanmıştır. Feride Anadolu’ya ışık götürecek genç öğretmen hanımlarının örnek tipi haline gelmiştir.

Reşat Nuri, realist(gerçekçi) bir romancımızdır.Batı’dan aldığı teknikle yerli olay ve şahısları anlatmıştır. Memleketimizin çeşitli yerlerinde, toplumun çeşitli zümre ve tabakalarına mensup insanlar arasında geçen acı-tatlı hayat sahnelerini eserlerinde canlandırmıştır. Canlı, renkli ve tesirli bir üslubu vardır. Dili akıcı, temiz bir İstanbul Türkçesidir. Eserleri görgü ve tecrübeye dayanmaktadır.

Bütün büyük ve hakiki romancılar gibi, Reşat Nuri de gerek Anadolu gerçeklerine, gerekse üzerinde durduğu diğer mesleklere gerçekleri saptıran peşin hükümlü bir gözle bakmamıştır. İnsanı insan olarak ele almış, objektif bir gözlem ve değerlendirmeye tabi tutmuştur.

ESERLERİ:

  • Çalıkuşu,
  • Dudaktan Kalbe,
  • Akşam Güneşi,
  • Acımak,
  • Damga,
  • Kızılcık Dalları,
  • Eski Hastalık,
  • Miskinler Tekkesi,
  • Anadolu Notları 1-2,
  • Yaprak Dökümü,
  • Ateş Gecesi,
  • Bir Kadın Düşmanı,
  • Gökyüzü,
  • Değirmen,
  • Yeşil Gece,
  • Olağan İşler,
  • Gizli El,
  • Haberlerin Çiçeği,
  • Sönmüş Yıldızlar,
  • Tanrı Misafiri,
  • Kan Davası,
  • Kavak Yelleri,
  • Leyla İle Mecnun,
  • Son Sığınak,
  • Hançer, Hülleci,
  • Bir Köy Öğretmeni,
  • Balıkesir Muhasebecisi,
  • Tanrı Dağı Ziyafeti,
  • Eski Şarkı,
  • Hz. Muhammed’in Hayatı,
  • Kahramanlar,
  • Don Kişot,
  • Yabancı,
  • Atlı Adam,
  • Bir Fakir Delikanlı,
  • La Dam O Kamelya,
  • Evham,
  • Hakikat,
  • İtiraf,

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Abi Kabadayılar, Mafya ve Derin Devlet

"Rahmetli Sabahattin Eyüboğlu ile ilgili bir anım var. Birlikte yatıyoruz. 12 Mart dönemi. Şimdi Sabahattin Bey Amca bana soruyor -çok zeki adamdı-: 'Evladım Dündar, bizi buraya neden getirdiler?' Ben de diyorum ki: 'Aaa! Hocam. Ben diyeyim altı ay, sen de on altı ay sonra seni çağırıp soracaklar: 'Kimsin?' Sen diyeceksin ki 'Ben Profesör Sabahattin Eyüboğlu'yum'. 'Hay Allah, bir yanlışlık olmuş. Biz pezevenk Sabahattin'i arıyorduk. Kusura bakma,' deyip seni salıverecekler. İşte seni o zannediyorlar, onun için tutuyorlar Hocam..." Bir kuşağın son temsilcisidir Dündar Kılıç. İlhan Selçuk'un ifadesiyle "Külhanbeyi değil kabadayı, mafya babası değil kabadayı"dır. 21 yılı cezaevlerinde geçen hayatı, yeraltı dünyasının iç işleyişini, devletle olan gizli-açık ilişkilerini ve suçun evrimini gözler önüne serer. Gazeteci-yazar Doğan Yurdakul "Abi" lakabıyla tanınan Dündar Kılıç'ın renkli kişiliği ve "racon...

6. Koğuş

Kısa öykü türünün büyük ustası Çehov, çürümekte olan Rus toplumunu sade bir dille ve izlenimci bir tarzda resmetmiş; taşra hayatını, hayatta başarısız olmuş tipleri betimlemekte, atmosfer yaratmakta üstünlük göstermiştir.  6. Koğuş, Cırcır Böceği ve Sürgünde adlı seçkin öykülerindeki tiplemeler, Çehov'un kaprisli, günü gününe uymaz insan galerisinde yer alır. Bu, tipik Rus "lüzumsuz insan" karakterinin bir varyasyonudur.  Bu öykülerde, Çehov'un kahramanlıktan uzak kahramanları, melankoli içinde yaşar; 1880-1890 Rusya'sının sıkıcı, gerici ortamında, tekdüze bir yaşam sürerler. Yazar öncelikli olarak sıradanlık ve bireyleri birbirinden uzaklaştıran can sıkıntısıyla uğraşır, varoluşun sınırlılığını ele alır, insanın hırslarının boş olduğunu savunur.  Bu öykülerin, "Çehov ruh hali" denilebilecek, kendine özgü melankolik bir havası vardır. Ancak, kısa bir süre sonra, Tolstoy'un etkisi altına giren Çehov, pozitivizm ve laik liberalliği savunmaya ba...