Çalıkuşu - REŞAT NURİ GÜNTEKİN
Bir subay kızı olan Feride ile teyzesinin oğlu Kamuran arasında
yaşanan ve araya birçok engel girmesine rağmen birbirlerine karşı bitmeyen
aşklarını anlatıyor.
2.
KİTABIN ÖZETİ:
Pek
küçük yaşındayken annesi ölen Feride, babası da sınır sınır dolaşan bir subay
olduğu için büyükannesinin yanında büyümüştür. Okul çağına gelince Feride’yi
İstanbul’da ki bir Fransız kız yatılı okuluna yollamışlardır. Feride neşeli,
zeki, çok asi, ele avuca sığmaz çok hareketli bir kızdır. Fırsat buldukça bir
erkek gibi ağaçlara tırmanıp daldan dala atladığı için öğretmenlerinden biri onu
çalıkuşuna benzetmiş, sonra da bu benzetme, onun adı olarak
kalmıştır.
Babasının da ölmesi üzerine Feride’nin, yakını olarak sadece bir
teyzesi kalmıştır. Feride, okulun
büyüklü küçüklü tatillerini her zaman teyzesinin evinde geçirmektedir. Bu
teyzenin Kamuran adlı, Feride’ den büyük bir oğlu vardır. Kamuran Feride’ ye
karşın ağır başlı, kız gibi bir erkekdir. Bu yüzden Feride sürekli onla dalga
geçmektedir. Fakat bunların arasında Kamuran, Feride’yi farkinda olmadan büyük
bir aşkla sevmeye başlamışdır. Bu sevgi bir süre sonra karşılıkta görür. Feride
de Kamuran’a karşılık vermektedir. Feride’ nin teyzeside bu durumu çok istediği
için, Feride okulunu bitirdikten sonra iki gencin evlenmeleri
kararlaştırılır.
Düğün hazırlıkları tamamlanmak üzereyken, bir gün kadının teki çıka
gelir ve Feride’ye Kamuran’ın Avrupa’da
bulunduğu sırada orada bir kızla aşk yaşadığını söyler. Bu durum hiçbir şeyi
umursamaz gibi görünen Feride’yi çok derinden etkilemiştir. Feride bunun
sonucunda gururuna yenilir ve derhal teyzesinin evinden uzaklaşır, yolunu izini
kaybettirir. Bu yüzden evlenmede gerçekleşemez.
Feride nereye gideceğini düşünürken onu çok seven sütannesi aklına
gelir ve oraya gider. Sütannesi onu görünce çok sevinmiştir. Feride bir süre
sütannesinin evinde kalır. Bu arada oraya buraya başvurur bir iş için çünkü
sütannesini daha fazla rahatsız edemeyeceğini ve yanındaki paranın da ona çok
fazla yetmeyeceğini bilmektedir. Başvurularının sonunda Anadolu’da bir ilkokul
öğretmenliği elde eder. Şimdi o hayat dolu hiçbir şeyi umursamayan genç kız
artık bir öğretmen olmuştur. Feride Anadolu’yu hiç yadırgamaz. Zeyniler adlı bir
köyde öğretmenliğe başlar. Zeyniler köyü Anadolu’nun çok ücra bir köşesindedir.
Bu köyde Feride yaptığı herşeyi günlüğüne yazmaya
başlar.
Bir zamanlarının hayat dolu asi genç kızı şimdi hayatı tanıma
yolundadır. İster istemez ağır başlı olmayı öğrenmiştir. Ama başına gelen bunca
şeye rahmen kötümser değildir. O köydeki fakir üstü yırtık pırtık olan
öğrencilerini çok sevmiştir. Öğrencilerinin her biriyle ayrı ayrı ilgilenmek ona
büyük bir zevk vermektedir. Öğrencileri arasında Munise adında ortada kalmış,
annesi kötü yola düşmüş bir kız vardır. Annesi yüzünden köylüler kızıda hiç
sevmiyorlar. Feride, Munise’ye acır ve onu evlatlık alır. Feride çok mutlu
olmuştur , aynı zamanda Munise’de çok sevinmiştir bu
olaya.
Bir süre sonra Zeyniler köyü okulu da kapatılır. İşsiz kalan Feride
başka bir yerde öğretmenlik yapmak için başvurmak amacıyla ile gider. Milli
Eğitim Müdürlüğü’nde eski bir okul
arkadaşına rastlar ve onunla Fransızca konuşur, Milli Eğitim Müdürü de bu olayı
görünce, Feride’ yi merkezde kız öğretmen okulunda fransızca öğretmeni olarak
görevlendirir. Feride fiziki olarak çok güzel bir kızdır ve bu fiziki
güzelliğinin burda çok fazla göze çarpması Feride’yi endişelendirir. Ayrıca
Feride’nin öğretmenlik yaptığı okuldaki müzik öğretmenide Feride’ye karşı büyük
bir aşk duymaktadır. Fakat bu aşk bir ümitsiz vakadır. Ayrıca şehirde büyük
dedikodularada yol açmıştır. Feride’ nin burda peşine bir çok erkek düşmüştür.
Bu durum ise Feride’yi endişelendirmektedir. Bu yüzden tayinini ister. Böylece
birkaç yer dolaşır. Bir sürede İzmir’de varlıklı bir ailenin kızlarınada özel
ders verir. Fakat Feride’nin gittiği her yerde muthiş fiziği ve güzelliği başına
dert açmaktadır. Feride bu güzelliği ve yalnızlığı çok kişinin dikkatini
çekmektedir.
Feride daha Zeyniler’de iken bir askerin yaralanması ve oraya
getirilmesi sırasında doktor Hayrullah Beyle tanışmıştır. Doktor, Feride’ye bu
kadar güzel bir kızın böyle bir yerde ne aradığını, kesinlikle bir aşk meselesi
yüzünden gelmiş olduğunu söylemiş Feride ise bunu reddetmistir. Yıllardan sonra
tekrar Kuşadasın’da buluşurlar. Bu sırada Feride’nin okulu kapatılıp hastaneye
çevrilmiştir. Feride artık doktorum himayesine girmiştir. Bir hasta bakıcı gibi
doktora yardım etmiştir. Doktor Feride’yi ve artık büyümüş olan Munise’yi kendi
öz kızları gibi sevmektedir. Ancak bu sırada doktor birgün ağır hastalığı olan
birine bakmaya gittiği zaman Munise ağır bir sekilde hastalanır. Doktor dönesiye
kadar kız yavaş yavaş, acı çeke çeke ölür. Munise’nin nezle sanılan hastalığı
kuşpalazıdır.
Feride, Munise’ nin ölmesinden sonra kendini kaybedecek şekilde
hastalanır. Günlerce doktorun evinde yatar. İyileştiği sıralarda doktor
Hayrullah bey ne kadar yaşlı olursa olsun ikisi için bir söylenti cıkmıştır. Bu
da o zamanın şartlarından dolayı olmuştur. Kasabayı türlü dedikodular alıp
götürmektedir. Bekar bir erkeğin evinde genç güzel ve bekar bir kadının olması
çok fazla dedikoduya yol açmıştır. Doktor bu dedikodulardan kurtulmak için çok
pratik bir yol bulmuştur. Feride’yi de zorla ikna ederek evlenmişlerdir. Ancak
tabiki bu evlilik sadece kağıt üzerindedir ve dedikoduların bitmesi içindir.
Feride doktoru babası gibi sevmektedir. Doktor, Feride’nin defterini bulmuş ve
baştan sona kadar okumuştur. Feride’nin her şeye rağmen Kamuran’ı sevdiğini
öğrenmiştir. Gizli araştırmalar yapar. Kamuran bu zaman içinde evlenmiş ve eşi
ölmüştür. Şimdi dört yaşlarındaki çocuğu ile yaşamaktadır. Doktor, Kamuran’a bir
mektup yazar ve bu mektupta Kamuran’a bütün olan biteni anlatır. Feride ise bu
sırada defterinin kaybolduğunu sanmaktadır ve defterini bütün aramalarına karşın
bulamamıştır. Doktor yazdığı mektupla defteri ve bazı belgeleri paket haline
getirmiştir. Feride’ye ölümünden sonra bu paketi Kamuran’a götürmesini vasiyet
etmiştir. Doktor zaten oldukça yaşlıdır bu yüzden kısa bir süre sonra da
ölür.
Feride, doktorun ölümünden sonra, hem paketi teslim etmek hem de çok
özlediği teyzesini görmek üzere, Tekirdağ’a teyzesinin yanına gider. Niyeti orda
fazla kalmamaktır. Paketi teslim edip bir iki gün kalıp Kuşadası’na geriye
dönmektir. O günlerde ne rastlantı ki dinlenmek için Kamuran’da Tekirdağ’a
gelmiştir. Feride paketin içinde neler bulunduğunu bilmemektedir. Bu içinde
neler bulunduğunu bilmediği paketi teslim eder. Ama doktorun öldüğünü onlardan
gizlemiştir. Böylece Kuşadasın’da doktorun yaşadığı bahanesiyle zorlanmadan
geriye dönebileceğini ummaktadır. Fakat umduğu gibi olmaz teyzesi bu paketi
Feride gitmeden bir gün önceden Kamuran’a verir. Kamuran o gece kardeşiyle
birlikte defteri okur. Böylece, Feride’nin kendisini hala sevmekte olduğunu
anlar. Hem de doktorun tembihlerini öğrenir. Kendisiyse, Feride gittiğinden beri
Feride’yi unutamamiştir ve hala sevmektedir.
Feride, yeterince kaldığını ve geri dönmesi gerektiğini söyleyerek
yola çıkmak üzere hazırlanır. Feride hayatla çok didişmiş ve artık bu gücünü
yitirmiştir. Artık doktorunda olmadığı Kuşadası’na gitmek onunda hic işine
gelmemektedir. Kuşadası’na dönmek, Feride’yi çok fazla üzmüştür. Ama bu durumunu
etrafındakilere hiç belli etmemektedir. Bunu atrafındakilerin anlamasını
istemez. Feride’yi götürecek araba kapıya yaklaşır. Fakat bu bir oyundur.
Kamuran ve kardeşinin hazırladığı bir oyundur. Feride arabaya yaklaştığı zaman
arabadan birden Kamuran iner ve Feride’yi kucaklar. Zaten tüm ev halkıda Feride’
nin tekrar yuvadan uçmasını istemiyorlardır. Bunun için tüm ev halkı elbirliği
yapmıştır. Feride’nin tüm istemiyormuş gibi davranmaları olmaz demeleri falan
boşadır. Kırık dökük kelimelerle bu oyundan kurtulmaya çalışmıştır ama nafile
kurtulamamıştır. Çünkü, Kamuran artık kararlıdır ve ikinci bir gaflete
düşmeyecektir. Bunu Feride’ye de onu bir daha kaybetmeyi göze alamayacağını ve
onu şu an bile deliler gibi sevdiğini söyler. Çalıkuşu, gizli bir mutlulukla ve
huzurla kendini Kamuran’ın kollarına atar.
3.
KİTABIN ANAFİKRİ:
Aşkın araya ne girerse girsin asla yok
olmayacağıdır.
4.
KİTAPTAKİ ŞAHISLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Feride(Çalıkuşu):
Fransız okulundan mezun; çok güzel, haşarı, canlı, cıvıl cıvıl, yaramaz,
duygusal ve akıllı, canayakın, sevimli bir İstanbul kızıdır.
Kamuran:
Feride’nin
teyzesinin çok kibar, yakışıklı, sarışın, yüksek öğrenimli, fakat zenginliğinden
dolayı herhangi bir işle uğraşmayan oğludur.
Doktor
Hayrullah: Canayakın,
iyi kalpli, yaşlı, sevimli, biraz inatçı ve sinirli biridir. Hayatını insanların
mutluluğuna adamıştır.
Munise:
Küçük,
sarışın ve güzel bir köy kızıdır. Güzel olduğu kadar zeki ve nazik bir kızdır.
Feride’nin yalnız geçen günlerinin tek dayanağı
olmuştur.
5.
KİTAP HAKKINDA ŞAHSİ GÖRÜŞLER:
Kitap, bir romantik roman olduğu için, özellikle duygusal insanların
ellerinden bırakamayacakları bir kitaptır. Kitap sade bir dille yazıldığı için
akıcı ve sürükleyicidir. Olayların büyük
bir bölümünün Anadolu’nun köylerinde geçmesi romana ayrı bir hava vermiştir.
Romanda kullandığı idealist bir karakter olan Feride, insanın idealleri uğruna
birçok şeyden vazgeçebileceğini göz önüne sermiştir.
6. KİTABIN
YAZARI HAKKINDA BİLGİ:
Reşat Nuri Güntekin :
25 Kasım 1889 tarihinde İstanbul’da doğdu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’ni bitirdi (1912). Bursa’da başladığı (1913) öğretmenlik hayatına çeşitli okullarda devam etti. Milli Eğitim müfettişi (1931), Çanakkale milletvekili (1933-43), Paris Kültür Ateşesi ve emekli (1954) oldu, kanser tedavisi için gittiği Londra’da öldü. İstanbul’da Karacaahmet Mezarlığı’nda gömülü.
25 Kasım 1889 tarihinde İstanbul’da doğdu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’ni bitirdi (1912). Bursa’da başladığı (1913) öğretmenlik hayatına çeşitli okullarda devam etti. Milli Eğitim müfettişi (1931), Çanakkale milletvekili (1933-43), Paris Kültür Ateşesi ve emekli (1954) oldu, kanser tedavisi için gittiği Londra’da öldü. İstanbul’da Karacaahmet Mezarlığı’nda gömülü.
Yazı hayatına Birinci Dünya Savaşı sonlarında (1917) başlayan, ilk
eseri de Eski Ahbap (uzun hikaye) 1917’ de basılan Reşat Nuri, 1918’ de tiyatro
eleştiri ve araştırmaları yayımlarken bir yandan da hikayeler (Şair Dergisi,
1918/19; Nedim Dergisi, 1919; Büyük Mecmua, 1919) yazıyordu. Çalıkuşu’ nun Vakit
gazetesinde tefrikasıyla (1922) geniş bir ün kazandı. Çok hareketli bir eser
olan Çalışkuşu’ nda Anadolu, ilk idealist ve aydın kızı Feride’ ye kavuştu,
geniş ölçüde romana girdi. Bu roman az okumuş ve aydın, iki sınıfı da, doğal ve
canlı diliyle kendine bağladı. Reşat Nuri’ nin hemen bütün romanlarında dekor
olarak taşra kasaba ve şehirleri çevre, tip, çeşitli problem ve görüşleriyle
Anadolu atmosferi görülür. Romanlarında sosyal ve hissi konuları işleyen yazar,
küçük hikayelerinde bunların yanına mizahı da ekledi
Yazdığı, çevirdiği, kitap biçimine girmiş veya dergi, gazete
sayfalarında, tiyatro repertuarlarında kalmış tüm eserlerinin toplamı yüzü
bulur; bunlardan 19 tanesi telif romandır, 7 tanesi hikaye kitabı. Yazdığı,
çevirdiği, uyarladığı, oynanmış, basılmadan kalmış oyunlarının sayısı roman ve
hikaye kitaplarının sayısını da aşar. 7 Aralık 1956’da İstanbul’da öldü.
ESERLERİ :
Hikaye kitapları:
Hikaye kitapları:
- Tanrı Misafiri (1927),
- Sönmüş Yıldızlar (1927),
- Leyla ile Mecnun (1928),
- Olağan İşler (1930), vb.
Gezi yazıları:
- Anadolu Notları (ilk cildi 1936; ikinci cildi 1966).
Oyunları içinde en ünlüleri
- Balıkesir Muhasebecisi (1953)
- Tanrıdağı Ziyafeti (1955)’ dir.
Bütün eserleri ölümünden sonra, eşi tarafından, bir külliyat halinde
yeniden bastırıldı.
Romanları:
- Gizli El (1922),
- Çalıkuşu (1922),
- Damga (1924),
- Dudaktan Kalbe (1925),
- Akşam Güneşi (1926),
- Bir Kadın Düşmanı (1927),
- Yeşil Gece (1928),
- Acımak (1928),
- Yaprak Dökümü (1930),
- Kızılcık Dalları (1932),
- Gökyüzü (1935),
- Eski Hastalık (1938),
- Ateş Gecesi (1942),
- Değirmen (1944),
- Miskinler Tekkesi (1946),
- Harabelerin Çiçeği (1953),
- Kavak Yelleri (1950),
- Son Sığınak (1961),
- Kan Davası (1955),
- Reşat Nuri Güntekin Türkan Poyraz – Muazzez Albek (Ankara, 1957)
- Reşat Nuri Güntekin Hayatı, sanatı ve eserleri Muzaffer Uyguner (Varlık Yay;1967).
- Romanıyla Reşat Nuri Güntekin İbrahim Zeki Burdurlu (İzmir Eğitim Ens. Yay., 1971)
- Reşat Nuri’nin Tiyatro ile İlgili Makaleleri Prof.Dr.Kemal Yavuz Kültür Bakanlığı Y.
- Reşat Nuri Güntekin’ in Romanlarında Şahıslar Dünyası Birol Emil (1984) adlı doçentlik tezi.
Yorumlar
Yorum Gönder