Ana içeriğe atla

20.Yüzyıl Siyasi Tarihi (1914-1995)

Günümüz dünyasını milletlerarası münasebetlerin yapısını ve niteliğini oluşturan gelişmelerin başlangıcı, 1914-18 arasında cereyan etmiş olan Birinci Dünya Savaşı’nın sonuçlarına kadar gitmektedir. Fakat Birinci Dünya Savaşı da durup dururken patlak vermiş olan bir milletlerarası buhran değildir. Bu savaş, 1789-1815 arasında Avrupa’yı alt üst etmiş olan ve bundan da daha mühim olarak insanın siyasal yaşayışında tesirlerini günümüze kadar sürdüren çeşitli siyasal fikir akımlarını ortaya çıkarmış bulunan Fransız İhtilâli’nden sonra kendisini gösteren gelişmelerin bir sonucu olmuştur. Yani, Birinci Dünya Savaşı’nın kökleri, 1815-1914 arasının siyasal ve diplomatik gelişmelerinde yatmaktadır. Dolayısıyla 20. yüzyılı iyi anlayabilmek için 19. yüzyılın siyasî ve sosyal olaylarını çok iyi tahlil etmemiz gerekir.

Ülkemizin siyasî tarih alanında en tanınmış simalardan biri olan Prof. Dr. Fahir Armaoğlu, 20. Yüzyıl Siyasî Tarihi kitabıyla tüm dünyada cereyan eden 20. yüzyılın en önemli siyasî ve sosyal olaylarını/liderlerini derli toplu ve kronolojik olarak anlatmıştır. Dünya tarihinin seyrini değiştiren Liberalizm, Nasyonalizm ve Sosyalizm akımlarının doğuşundan Birinci Dünya Savaşı’na; İkinci Dünya Savaşı’ndan Soğuk Savaş Dönemi’ne; bloklardaki yapı değişikliklerinden Ortadoğu ve Asya’daki gelişmelere; Yumuşama sürecinden dünya politikasında Ortadoğu’ya kadar birçok olay; Napolyon’dan George Washington’a, Mustafa Kemal Atatürk’ten Churchill’e, Hitler’den Stalin’e, Yasser Arafat’tan Saddam Hüseyin’e, Gorbaçov’dan Turgut Özal’a kadar birçok lider yine yüzlerce Türkçe, Fransızca, İngilizce belge ve kaynak eser kullanılarak incelenmiş ve tarih severlerin beğenisine sunulmuştur.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Abi Kabadayılar, Mafya ve Derin Devlet

"Rahmetli Sabahattin Eyüboğlu ile ilgili bir anım var. Birlikte yatıyoruz. 12 Mart dönemi. Şimdi Sabahattin Bey Amca bana soruyor -çok zeki adamdı-: 'Evladım Dündar, bizi buraya neden getirdiler?' Ben de diyorum ki: 'Aaa! Hocam. Ben diyeyim altı ay, sen de on altı ay sonra seni çağırıp soracaklar: 'Kimsin?' Sen diyeceksin ki 'Ben Profesör Sabahattin Eyüboğlu'yum'. 'Hay Allah, bir yanlışlık olmuş. Biz pezevenk Sabahattin'i arıyorduk. Kusura bakma,' deyip seni salıverecekler. İşte seni o zannediyorlar, onun için tutuyorlar Hocam..." Bir kuşağın son temsilcisidir Dündar Kılıç. İlhan Selçuk'un ifadesiyle "Külhanbeyi değil kabadayı, mafya babası değil kabadayı"dır. 21 yılı cezaevlerinde geçen hayatı, yeraltı dünyasının iç işleyişini, devletle olan gizli-açık ilişkilerini ve suçun evrimini gözler önüne serer. Gazeteci-yazar Doğan Yurdakul "Abi" lakabıyla tanınan Dündar Kılıç'ın renkli kişiliği ve "racon...

6. Koğuş

Kısa öykü türünün büyük ustası Çehov, çürümekte olan Rus toplumunu sade bir dille ve izlenimci bir tarzda resmetmiş; taşra hayatını, hayatta başarısız olmuş tipleri betimlemekte, atmosfer yaratmakta üstünlük göstermiştir.  6. Koğuş, Cırcır Böceği ve Sürgünde adlı seçkin öykülerindeki tiplemeler, Çehov'un kaprisli, günü gününe uymaz insan galerisinde yer alır. Bu, tipik Rus "lüzumsuz insan" karakterinin bir varyasyonudur.  Bu öykülerde, Çehov'un kahramanlıktan uzak kahramanları, melankoli içinde yaşar; 1880-1890 Rusya'sının sıkıcı, gerici ortamında, tekdüze bir yaşam sürerler. Yazar öncelikli olarak sıradanlık ve bireyleri birbirinden uzaklaştıran can sıkıntısıyla uğraşır, varoluşun sınırlılığını ele alır, insanın hırslarının boş olduğunu savunur.  Bu öykülerin, "Çehov ruh hali" denilebilecek, kendine özgü melankolik bir havası vardır. Ancak, kısa bir süre sonra, Tolstoy'un etkisi altına giren Çehov, pozitivizm ve laik liberalliği savunmaya ba...

Acımak

KİTABIN  ADI          : Acımak KİTABIN  YAZARI     : Reşat Nuri  GÜNTEKİN KİTABIN YAYIN EVİ   : İnkılap Kitapevi BASIM YILI              : 1989 DÜZENLEME : H.E. KİTABIN KONUSU                     Bir öğretmenin, babasının günlüğünü okuyarak geçmişi ile ilgili doğruları bulması. KİTABIN ÖZETİ              Zehra kasabanın en tanınan kişisidir. Çok iyi bir öğretmen olup sevilen birisidir. Fakat geçmişte yaşadılarından dolayı acıma duygusundan yoksundur. Bir gün Maarif Bey gelip bir mektup verir. İstanbul’dan çağrıldığını ve babasının çok hasta olduğunu söyler. Ama o bunu kabul etmez. Çünkü küçükken annesinin, ablasının ve kendisinin başına gelen bütün olaylar h...