Ana içeriğe atla

Çanakkale'nin Bilinmezleri - Fazıl Yazıcı

Ön Söz 
Çanakkale, bir dönem Osmanlı’nın Rumeli’ye açılan kapısı, bir dönem ölüm kalım savaşının verildiği coğrafya... Bir zamanlar akıncı naralarının inlettiği topraklar, altı asır sonra düşman toplarının dövdüğü topraklar…
 
Dar bir Boğaz’da, “boğacağız” diyenlerle “boğamazsın” diyenlerin boğaz boğaza harbidir Çanakkale.
 
“Çanakkale’nin Bilinmezleri” belki biraz iddialı bir isim… Bu eserde arzumuz iddialı bir şekilde çıkmak değil, Çanakkale denilince akla gelen Seyyit Onbaşı, Ezineli Yahya Çavuş, Anzaklı Ömer dışında da Çanakkale’ye dair şeyler olduğunu ortaya koyabilmek derdidir.
 
Kanaatimizce pek çok yeni bilgiyi sayfalarımıza taşımaya gayret ettik, bazen de gözden kaçmış bazı hadiseleri nazara vermeye, şimdiye kadar pek gündeme gelmeyen hususları bir araya getirmeye çalıştık. Anlatım üslubunda ara başlıklar ve kısa metinlere ağırlık verdik. Maksadımız gençlerimizi dikkatini çekebilmek okurlarımıza kısa bilgilerle savaşın ana hatlarıyla resmini göstermektir. Çanakkale’yi sadece 1915’teki olaylardan ibaret görmeyerek Osmanlı tarihindeki serencamını gözler önüne sermeye gayret ettik.
 
Savaş hakkında doğru sanılan yanlışları, harpte işlenen savaş suçlarını, Osmanlı hafızasına Çanakkale’nin nasıl düştüğünü, savaşın neticelerini satırlara taşımaya çalıştık.
 
Osmanlı asırlarında Çanakkale’de yaşanan hadiseleri anlatarak 1915’e gelmeyi uygun bulduk ve gördük ki aslında tarihte birden fazla Çanakkale zaferi bulunmakta.
 
Duamız bir daha Çanakkale gibi hazin zaferlerin hiç yaşanmamasıdır. Bir kitabın iki kapağı arasına dev bir zaferin sığmayacağını takdir edersiniz. Maksadımız Çanakkale’yi biraz daha anlama çabasıdır.
 
“Çanakkale’yi bekleyen tehlikeler” kısmında da bir zaferi küçültmek için yapılan kimi bilinçli kimi bilgisizce yapılan çalışmalara değinmek istedik. Maksadımız bir büyük zaferin iyi niyetli bir şekilde ortaya konulmasına çalışılmasıdır. Asla yeni polemikler çıkartarak gündeme gelmek değildir.
 
Bu eserin bu hale gelmesinde desteğini her zaman yanımda hissettiğim muhtereme eşim ve çocuklarıma şükranlarımla…
 
Fazıl YAZICI - Ocak 2010

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Abi Kabadayılar, Mafya ve Derin Devlet

"Rahmetli Sabahattin Eyüboğlu ile ilgili bir anım var. Birlikte yatıyoruz. 12 Mart dönemi. Şimdi Sabahattin Bey Amca bana soruyor -çok zeki adamdı-: 'Evladım Dündar, bizi buraya neden getirdiler?' Ben de diyorum ki: 'Aaa! Hocam. Ben diyeyim altı ay, sen de on altı ay sonra seni çağırıp soracaklar: 'Kimsin?' Sen diyeceksin ki 'Ben Profesör Sabahattin Eyüboğlu'yum'. 'Hay Allah, bir yanlışlık olmuş. Biz pezevenk Sabahattin'i arıyorduk. Kusura bakma,' deyip seni salıverecekler. İşte seni o zannediyorlar, onun için tutuyorlar Hocam..." Bir kuşağın son temsilcisidir Dündar Kılıç. İlhan Selçuk'un ifadesiyle "Külhanbeyi değil kabadayı, mafya babası değil kabadayı"dır. 21 yılı cezaevlerinde geçen hayatı, yeraltı dünyasının iç işleyişini, devletle olan gizli-açık ilişkilerini ve suçun evrimini gözler önüne serer. Gazeteci-yazar Doğan Yurdakul "Abi" lakabıyla tanınan Dündar Kılıç'ın renkli kişiliği ve "racon...

6. Koğuş

Kısa öykü türünün büyük ustası Çehov, çürümekte olan Rus toplumunu sade bir dille ve izlenimci bir tarzda resmetmiş; taşra hayatını, hayatta başarısız olmuş tipleri betimlemekte, atmosfer yaratmakta üstünlük göstermiştir.  6. Koğuş, Cırcır Böceği ve Sürgünde adlı seçkin öykülerindeki tiplemeler, Çehov'un kaprisli, günü gününe uymaz insan galerisinde yer alır. Bu, tipik Rus "lüzumsuz insan" karakterinin bir varyasyonudur.  Bu öykülerde, Çehov'un kahramanlıktan uzak kahramanları, melankoli içinde yaşar; 1880-1890 Rusya'sının sıkıcı, gerici ortamında, tekdüze bir yaşam sürerler. Yazar öncelikli olarak sıradanlık ve bireyleri birbirinden uzaklaştıran can sıkıntısıyla uğraşır, varoluşun sınırlılığını ele alır, insanın hırslarının boş olduğunu savunur.  Bu öykülerin, "Çehov ruh hali" denilebilecek, kendine özgü melankolik bir havası vardır. Ancak, kısa bir süre sonra, Tolstoy'un etkisi altına giren Çehov, pozitivizm ve laik liberalliği savunmaya ba...

Acımak

KİTABIN  ADI          : Acımak KİTABIN  YAZARI     : Reşat Nuri  GÜNTEKİN KİTABIN YAYIN EVİ   : İnkılap Kitapevi BASIM YILI              : 1989 DÜZENLEME : H.E. KİTABIN KONUSU                     Bir öğretmenin, babasının günlüğünü okuyarak geçmişi ile ilgili doğruları bulması. KİTABIN ÖZETİ              Zehra kasabanın en tanınan kişisidir. Çok iyi bir öğretmen olup sevilen birisidir. Fakat geçmişte yaşadılarından dolayı acıma duygusundan yoksundur. Bir gün Maarif Bey gelip bir mektup verir. İstanbul’dan çağrıldığını ve babasının çok hasta olduğunu söyler. Ama o bunu kabul etmez. Çünkü küçükken annesinin, ablasının ve kendisinin başına gelen bütün olaylar h...